29 Şubat 2016 Pazartesi

“Hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum…” 

Tezer Özlü.
“Ben az söyleyeyim ....siz çok anlayın olur mu?”

28 Şubat 2016 Pazar


“Sana rastlamak mutluluktu; sana sahip olmak başka bir şey, başka bir ad bulmak gerek; “içine taşınması” gibi bir şey insanın.”

Cemal Süreya - Onüç Günün Mektupları.
İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar…

Yaşar Kemâl.

25 Şubat 2016 Perşembe

Kaybettiğin her şeyin bir alternatifi vardır..
Alternatifi olmayan tek şey sensin..
Senin kıymetini bilmeyenin değil !Kendinin kıymetini bil...


❝ hayâl gücüm infilâka yatkındır. ❞
Beni sınamayın ...! 

"Sonra ne mi oldu? Yanımızdaki insan sayısı, elimizdeki parmak sayısını geçmedi. Ne kadar boş insan tanımışız onu öğrendik. 
Başka da bir şey olmadı."
Nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir... 

Charles Baudelaire.

23 Şubat 2016 Salı

Mutluluk

... bir anlık mutluluklar değil mi, 
yaşamı bunca güzel, bunca yaşanılası kılan ? ...
Dostoyevski

21 Şubat 2016 Pazar

Zorunluluk

... her durumda mutlu olmak zorunda değiliz,
ama her durumda güçlü olmak zorundayız ...

Üstün Dökmen

Uyuyup uyanalım

... uyanıp kalkınca, çocuk olmalarım var benim ...

Edip Cansever
...  nankörlük , zayıf insanların işidir ...

Marquez

14 Şubat 2016 Pazar

“.....Aklımdasın diyen balıklar
.........Ömrümsün diyen kelebekler gördüm.”

 - Icarus
Meşgul olduğunu söylüyorsa rahatsız etme.
Kıymetli olsan zaten o meşguliyetin bir parçası sen olurdun..
Gönlüyle ,,,,sözü bir olana kurban olayım...

Şirazi

13 Şubat 2016 Cumartesi

“Sana rastlamak mutluluktu; sana sahip olmak başka bir şey, başka bir ad bulmak gerek; “içine taşınması” gibi bir şey insanın.”

Cemal Süreya - Onüç Günün Mektupları.

8 Şubat 2016 Pazartesi

"Anlatacak çok şeyim olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden." 

- Elif Şafak

4 Şubat 2016 Perşembe


göğüsünü iyi kapa !
rüzgar yiyen yaralar yeniden açılır...

Umay umay 
 seni bir boşluğa attım 
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık 
boşluk sesi ol.. 
hoşluk sesi ol.. 
sonra dönüp üz beni. 
yüzüm yüzünü terk edeli kıştı. 
yeni yeni kıştı. kollarım kendi 
bacaklarımı sarmıştı. fotoğrafta görünmeyen 
ışıklar vardı. sandalyenin ucuna oturmuştum. 
gözlerim bacaklarıma dolanan kollarıma, 
sonra bacaklarıma, sonra daha uzağa, salondan 
da uzağa, 
o yok yere bakıyordun. 
seni boşluğa attım 
gitmek üzereydim kalktım 
boşluk sesi ol.. 
hoşluk sesi ol.. 
gözlerimdeki ay ışığı 
gözlerinin körlüğü içindi. 
hadi benim umarsızım 
ben ölmek üzereyim 
yorgunluğum da öyle 
sabrımın son parçasını da yedim 
az önce. 
hadi benim suskunum 
geçtiğim yılları yaktım ardımda 
çocukluğumdan gelirken düştüğüm 
o keskin virajdan 
sürüklendiğim bu vakte dek 
sıkıca tuttuğum 
kırık dökük inançlarım bile 
ölmek üzere. 
hadi benim kırgınım 
kışın bana yaptıklarından, 
yazın beni öldüren yıldızlarından sonra 
yitirdiğim mevsimler değil, 
vaktim yok, 
baktığım yerleri yaktım 
içime ağladığım suları da içtim 
az önce. 
seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp 
sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp 
sanki benden bahsetmiyormuşum gibi 
hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi 
fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana 
yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı 
ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini 
aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü, 
artık sonsuza dek yitirdiğimizi 
büyünün bitişini, 
hiç gerekmeyen yıllarda huzur, 
çok gereken yıllarda da fırtına 
nasıl yaşanır onu anlatacağım. 
seni bir yabancı gibi karşıma alıp 
bunun dayanıklı bir şey olmadığını 
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın 
yapılan bir şey olmadığını, 
başlangıçta bir melek konduğunu 
sonunda bir kelebek öldüğünü, 
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın 
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü 
olduğunu, 
bütün bunları sana 
nasıl anlatacağım? 
kalbim 
ölü mevsimler gibisin 
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi 
ama bitti mevsim, 
bir başka yolcu yok sana 
fark etmez gibisin. 
kalbim 
demir masanın küfü,örtünün yırtığı 
camın kırığı, patlayan freni hayatımın 
kalbim, anla, bitti mevsim 
bir başka yolcu yok sana. 


Birhan keskin ....
 """"".......seni bir boşluğa attım 
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık 
boşluk sesi ol.. 
hoşluk sesi ol.. 
sonra dönüp üz beni. 
yüzüm yüzünü terk edeli kıştı. 
yeni yeni kıştı. kollarım kendi 
bacaklarımı sarmıştı. fotoğrafta görünmeyen 
ışıklar vardı. sandalyenin ucuna oturmuştum. 
gözlerim bacaklarıma dolanan kollarıma, 
sonra bacaklarıma, sonra daha uzağa, salondan 
da uzağa, 
o yok yere bakıyordun. 
seni boşluğa attım 
gitmek üzereydim kalktım 
boşluk sesi ol.. 
hoşluk sesi ol.. 
gözlerimdeki ay ışığı 
gözlerinin körlüğü içindi. 
hadi benim umarsızım 
ben ölmek üzereyim 
yorgunluğum da öyle 
sabrımın son parçasını da yedim 
az önce. 
hadi benim suskunum 
geçtiğim yılları yaktım ardımda 
çocukluğumdan gelirken düştüğüm 
o keskin virajdan 
sürüklendiğim bu vakte dek 
sıkıca tuttuğum 
kırık dökük inançlarım bile 
ölmek üzere. 
hadi benim kırgınım 
kışın bana yaptıklarından, 
yazın beni öldüren yıldızlarından sonra 
yitirdiğim mevsimler değil, 
vaktim yok, 
baktığım yerleri yaktım 
içime ağladığım suları da içtim 
az önce. 
seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp 
sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp 
sanki benden bahsetmiyormuşum gibi 
hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi 
fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana 
yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı 
ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini 
aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü, 
artık sonsuza dek yitirdiğimizi 
büyünün bitişini, 
hiç gerekmeyen yıllarda huzur, 
çok gereken yıllarda da fırtına 
nasıl yaşanır onu anlatacağım. 
seni bir yabancı gibi karşıma alıp 
bunun dayanıklı bir şey olmadığını 
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın 
yapılan bir şey olmadığını, 
başlangıçta bir melek konduğunu 
sonunda bir kelebek öldüğünü, 
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın 
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü 
olduğunu, 
bütün bunları sana 
nasıl anlatacağım? 
kalbim 
ölü mevsimler gibisin 
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi 
ama bitti mevsim, 
bir başka yolcu yok sana 
fark etmez gibisin. 
kalbim 
demir masanın küfü,örtünün yırtığı 
camın kırığı, patlayan freni hayatımın 
kalbim, anla, bitti mevsim 
bir başka yolcu yok sana. """"""
"Ne makine şu insan be! İçine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun; iç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor."

Zorba | Nikos Kazancakis

2 Şubat 2016 Salı

“Elbette bir acı yaşadım. 
Kanatlarım kırıldı. 
Elbette en kötüsünü gördüm.
 Şurada yaralarını usul usul, yaygara etmeden sarmaya çalışan bir kadınım.”

Tuna Kiremitçi - Git Kendini Çok Sevdirmeden
“- Gözden ırak, gönülden de ırak olur mu efendimiz? 


-Hayır Olric. Yüreğinde bir yer açıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere.”


Oğuz Atay - Tutunamayanlar