“Gözlerine bıraktım aşkı sevdayı ..”

“Halbuki onu sevilmediği bütün zamanlar için sevecektim.”

“ben o adamı sevdim albayım, 

ben o adamın göğsünde uyumak istedim.”

Elim de kalem 


Yazarken uyumuşum seni


En güzel yerindeyken 


Dalmışım sensiz uykulara 


Sen sakın bunları okuma

Sevil akın 

"Ömrün, saçların kadar uzun ve güzel olsun ! “dedi giderken adam. 
Ve kadın, o günden sonra bir daha hiç uzatmadı saçlarını.."

"Ya cok yanlış zamanda karşılaştık ya da hic karşılaşmaması gereken iki insandık. Biz neydik, bilmiyorum. Sevgili desem degil aşık desem degil bildigin raslantıydık iste ondan öte gidemedik…"

Siz aşktan ne anlarsınız bayım!

Didem madak

 "Herkes seçti adamını ey kadın ,

Herkes sana bıraktı yalnızlığını ."

adam,


şiir gibi.


kadın,
şâiri olmaya
 hazır.


aşk?


aşka inancı 
yok 
kadının.


bir şiirlik canı
var zaten 
..

son bir adam
 ,

son bir umut
 ,

son bir şiir
 ,

son bir mısra....

Ne yaparsan yap, ben daima seni o masum gülüşünle hatırlayacağım.

Neden sevmedin beni?

Geldi bana beni ne çok sevdiğini söyledi gecenin en içinde .. 

Dedim ki "ben bir ona inandım "

Öyle inandırdı ki beni aşkın olmadığına

Aşkından ölüyorum da desen 

Sana inanmam .. 

"Gözümden düşeni, kimin tuttuğu umrumda değil…"

“Çünkü serçe telaşıyla yaşayan kadınlar,
zamanın ağırlığıyla uçabilen büyük kanatlı adamları seçerler…”

“Bir daha kimsenin seni benim kadar sevemeyecek olmasından daha kötü bir şey var; 

artık bende seni sevmiyorum.”

 “Sükûtun da sesi var ama onu anlayacak yürek lazım. “

Lütfen

Cesareti olmayan “adamlara” aşık olmayın, Onlar sadece gitmesini bilir, sevmesini değil.

Heves

 Hevesiniz geçinceye kadar varsınız. 
Sonra bul bulabilirsen.. 

Bazı kadınlar

Kadınlar sever; bazen onu seveni, bazense onu hiç sevmeyeni.
Her kadın sever ama bazı kadınlar sevmekten korkar.
Kırılmaktan, paramparça olmaktan. Tenine dokunmadan kaybeder miyim korkusu yaşar çoğu zaman.
Bazı kadınlar öyle çok sever ki, kadın şair de oluyormuş der uzaktan bakan insanlar.
Bazı kadınlar başka sever; pahalı restaurantları değil, parkta el ele yenilen simit ayranı sever. O anı değişmez hiçbir şeye.
Bazı kadınlar düşünemez; onu sevmeyene ölür, onu ölene bakmaz bile.
Bazı kadınlar uzaktan sever; sigarayı yakışını sever, saçını düzeltişini..
Bazı kadınlar hayalperesttir. Bir kadın sizi seviyorsa eğer ileride oturacağınız evdeki salonun düzenine kadar her şeyi hayal eder. 
İşte bazı kadınlar hayalleriyle vardır. Hayallerinin kırılması bir vazonun kırılması gibidir; hayali yok olmuş bir kadın, eskisi gibi olamaz bir daha, bir parçası eksik kalır hep..
Bazı kadınlar çok cesurdur; babasına seni sevdiğini söyleyecek kadar cesurdur!
Seni seven bir kadın varsa bil ki iki kere düşünülüyorsun. Bir annen, iki o kadın düşünüyor seni.
O yüzden bazı kadınlar “üşütme, eve erken git, kalın giyin, içme şu sigarayı” diye sık boğaz eder seni.
Sana aşık olan bir kadın, annendir bir nevi. Annen gibi sev diye onu. Üzme, kırma kalbini.
Ve bazı kadınlar, seven kadınlardır.
O kadınlar gitmez.
Eğer gittiyse, gitmesi gerektiğini hissetmiştir.
Ama bil ki, o kadın giderse onun gittiğine asla üzülme.
Kimse seni bir daha öyle sevemez, buna üzül!

"özür dilemesini beklemeden affettiklerimiz,
en büyük elvedaları hediye etmediler mi bize?"

"Sana sarılınca geçer sandım "

Oysa darılınca da kırılınca da geçmiyormuş

Daha çok acıtıyormuş

Anladım 

“Bir akşamüstü göğün kararması gibi hayallerimiz
Gerçeği biliyoruz ama hep bir avuç siyaha aldanıyoruz…”

“İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkân yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım.”

"Ben şair olamam belki,
Ama sen şiir olursun.
Böyle güzel gülme herkese" dedi 

Benim için

“dünyada bir tek insana inanmıştım. 
o kadar inanmıştım ki,bunda aldanmış olmak,bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı.ona kızgın değildim.ona kızmama,darılmama,onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum.ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık,adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.”

Sabahattin Ali/Kürk Mantolu Madonna.